Sisifos Söyleni




SİSİFOS SÖYLENİ



  Düşünmeye başlamak, için için yenmeye başlamaktır. Bu başlangıçlarda toplumun fazla bir etkisi yoktur. Kurt insanın yüreğindedir.




   Sisifos Söyleni... II. Dünya Savaşı Döneminde karalama niteliğinde derlemelerden oluşan bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. Çoğunluk Camus'un 'Yabancı' kitabının bu kitabın devamı olduğunu söylüyor. Henüz 'Yabancı' kitabını okuma fırsatım olmadı, ancak en kısa sürede okumaya gayret edeceğim :)

  Sisifos Söyleni, felsefe kitabı. Olay örgüsü türüne bağlı olarak terimlerde verilmek istenen, bir kısmı saklanmış anlamlar var diyebiliriz. Ben blogda sadece ilk bölüme değineceğim. Eğer isterseniz ve beğenirseniz diğer bölümleri de yazmaya ben varım :)))
Şimdi bakalım neymiş bu 'Sisifos Söyleni'  Hazırsak başlıyorum yazmaya!

KONUMUZ : SİSİFOS SÖYLENİ



   Gerçekten önemli olan tek bir felsefe sorusu vardır:İntihar.

   Sisyphos, Yunan Mitolojisinde, Yeraltı Dünyasında sonsuza kadar büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Camus kitapta anlatmak istediklerine Sisifos ile başlıyor. 

   // Kısaca Sisifos Efsanesi

Yunan mitolojisinde tanrılar Sisifos’u bir kayayı hiç durmadan dağın tepesine kadar yuvarlayarak çıkarmakla cezalandırmışlardır. Sisifos,  kayayı tepeye çıkarıyor, çıkarıyor çıkarmasına ancak tam tepeye ulaştığında kaya kendi ağırlığıyla geri aşağıya yuvarlanıyor. Bu döngü sonsuza dek böyle devam edecek elbette....
“Umutsuz ve faydasız bir ceza”
Daha ağır bir cezanın olmayacağını düşünmüştü, Tanrılar.
“Acı başlangıçtadır, kayayı dağın tepesine çıkarmaya uğraşmak, keder ve üzüntü verir, bu kayanın zaferidir” der Albert Camus. Ancak başarma isteğiyle, umutla da kaya çıkarılabilir tepeye. Sisifos’u bu umutsuz döngü içerisinde farklı kılan kazanmak için önce yazgısını kabullenmesi.Acı içinde kıvransa Tanrılar kazanmış olacaktı.Kafa tuttu tanrılara, kayayı acı ile değil umutla taşıdı her defasında tepeye.Kimseden yardım almadan, kimseye ihtiyaç duymadan kazanmıştı Sisifos kendi zaferini.
Kayasından daha güçlüydü Sisifos.Bu bir teslim olma değil, bir başkaldırıydı aslında…Kendi hayatımızda da sıkıntılarla birlikte bir çok şeyi yeniden yeniden yaşıyoruz.Hayat; keder, acı, sevinç ve umutların toplamıdır…“Sabır, hiç yüzünü ekşitmeden acıyı yudum yudum içine sindirmektir”.Sabreden eninde sonunda kazanır.Kendi kayamızdan güçlü olmalıyız.

  Kitap Sisifos üzerinden dört bölüm ve on alt başlıktan oluşuyor. 
i. Uyumsuz Uslamlama
“Bu hayatın bir anlamı var mı?” diye sorar Camus.. Hayır ise çözüm intihar; evet ise umut etmektir. Bunun kararını çok düşünerek metaforlar üreterek değli, daha ziyade gün içindeki rutinleri gözlemleyerek vermeye karar verir. İnsan ona göre her zaman uyumsuz olmayı seçen varlıktır. Ve hemen ekler, İnsanın iki seçeneği olduğunu -umut ve intihar- düşünür. Umut, Camus için insanın en büyük silahıdır. Ona çok ağır da bir tanımlama yapar. 'Ölümcül Sıvışma'
Camus bilgidense çözümlemenin ön planda tutulmasını daha doğru bulur. Uyumsuzluğu deşmeye başlar ve 'saçma' olduğuna karar verir. Saçmalık farkedildiği zaman ise 'bıkkınlık' meydana gelir. Bıkkınlığın iyi veya kötü yönde ilerlemesi tamamen kişinin kendisinde bittiğini savunur. Yani insan ya yeniden doğar ya da kendini intihara sürükler... Kaygı var bir de tabi. Kaygı, zincirin en büyük halkası. Kaygı başladığı andan bir basamak ilerlerse insan bunu tanımlayamaz ve bunalıma sürüklenir. 
Felsefesel İntihar,
  İntihar basit ve gülünçtür. Sadece güçsüz ve onurunu kaybetmiş insanlar intihar eder, Camus'a göre... İnsan var olduğu sürece hayatına kendi yön vermeli, onu anlamlı kılacak şekilde dizayn etmeli; bunun sonunda da ölüm kendi geldiğinde onu kabullenmelidir.

Saçma
  Gelin bir de şu 'saçma' ve onun niteliklerine bakalım, birlikte.
BÖLÜNMEZ!
Saçmanın en önemli özelliği bölünmez oluşudur. Dünyanın dışında hiçbir yerde saçma olamaz, ölümle birlikte o da yok olur aslında.. Saçma bitmek bilmeyen bir çarpışmadır. Bunu da insan kendinden vazgeçmeden yapmalıdır. Bir şeyi karşılaştırınca asıl saçmalık ne ise ortaya çıkar. Bir şeyin saçma olduğuna karar vermek için karşılaştırma yapmak gerekir. Örnek verecek olursak, erdemli bir davranış sergilemeyen bir kişi erdemliyim derse işte o zaman uyumsuz olur, bu da otomatik olarak beraberinde saçmalığı getirir.  Saçma ikisi de değildir. Saçma, sürekli aldığın cevaplarla tatmin olmayıp daha can alıcı noktaların peşinden gitmenin açıklamasıdır. Sisifos, saçmaya boyun eğmiyor, umudu da yok ama yine de yapıyor, yapmaya devam ediyor.  




   Jaspers ve Kierkegaard kendilerini ezen şeye umut beslemeye devam ediyorlar. Husserl ruhbilimsel bir gerçeği ussal bir kural yapmaya kalkışıyor: insan usunun birleştirici gücünü yadsıdıktan sonra bu dolambaçlı yoldan Ölümsüz Us’a atlıyor. Sonuç olarak Albert Camus, felsefi bir intiharla ilgilenmeyip intiharın salt kendisini ele almaya çalışmıştır.

Uyumsuzu yaşamak, uyumsuzu yaşatmak da her şeyden önce ona bakmaktır, diyen Camus, burada insanın iç isyanının-intihar- niteliklerini ele almıştır. 'Herkes için intihar, isyanından sonra gelir diye bir düşünce vardır; ki bu yanlıştır. İntihar sıçrama gibi en son noktasına götürülmüş bir kabullenmedir.' demiştir.
Camus'a göre hayatı yaşanılır kılan şey de budur. İsyan etmek. İnsan ancak isyan ederse tek başına hayatını omuzlayabilir ve yaşanılır hale getirir. İntihar bir kaçış değil, yanılmadır. İnsanın var olan ve olacak olan her şeyi tüketme yanılgısına düşmesidir. 

Bana eylem özgürlüğümü veren uyumsuzdur. Ama o, ölümsüz özgürlük şansımı sıfıra indirir.” 

Camus, kendini öldürmenin, yaşamın anlamını kavrayamamaktan kaynaklandığını ifade ediyor özünde. İntihar etmenin, kişinin iç isyanının mantıksal bir sonucu olmadığını aksine bir nevi kaybettiğini; önemli olanın sıçrayıp öz özgürlüğünü almak olduğunu açıklamak istiyor.. 

Sisifos Efsanesi'ne atıfta bulunulan kapak baskısı



  Başka bir kitapta görüşmek üzere. Sevgiyle kalın...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

kaybetmeyi de bilmek gerekirmiş, anladım

Olağanüstü Bir Gece

Enzo.